Organizmalar binlerce gen içerir ve cinsel çiftleşme organizmalarında bu genlerin her biri genellikle diğerlerinden bağımsızdır. Bu, sarı renkli bir bezelye aleli kalıtımının (aktarımının) çiçeklerin beyaz veya mor oluşunu belirleyen alellerinkinden tümüyle bağımsız olduğu anlamına gelir.
“Mendelin ikinci yasası” [113]olarak bilinen bu fenomen de, ebeveynin her ikisinden gelerek karışan farklı genlerin alellerinin, dölü oluştururken farklı pek çok kombinasyonla bir araya gelebileceği anlamına gelir. ("Genetik bağlantı" gösteren bazı genler bağımsız olarak kabul edilmezler.) Sıkça görüldüğü gibi, farklı genler birbirlerini aynı özelliği vermesini sağlayacak tarzda etkileyebilirler. Avrupa kökenli Omphalodes verna bitkisinin genleri bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bu bitkide, çiçeklerin renginin mavi ya da magenta olmasını sağlayan iki alelli bir gen vardır. Fakat bu bitkide bir de, çiçeklerin renkli olup olmayacağını, yani renkli veya beyaz olacağını denetleyen, iki alelli bir başka gen daha vardır. Bitki bu ikinci genin beyaz alelinin iki kopyasına sahip olduğu zaman, birinci gendeki mavi ile magenta rengi alellerden birinin bitkide etkili olmasına meydan verilmeksizin, çiçekler beyaz olur.
Genler arasındaki bu etkileşime "epistasis" [114] adı verilir. [115] Birçok özellik "saf özellik" olmamakla birlikte (beyaz ya da mor çiçekler örneğinde olduğu gibi) süreklilik gösteren özelliklerdir (insanın boyu ve deri renginde olduğu gibi). Bu karma özellikler birçok genin ürünüdür. [116] Bu genlerin etkisi, organizmanın deneyimlerde bulunduğu çevrenin etkileriyle çeşitli derecelerde dengelenir. Bir organizmanın genlerinin böyle bir karma özelliğe katılım derecesine “kalıtsallık” (heritability) [117] adı verilir. [118] Bir özelliğin kalıtsallık ölçüsü, çevrenin o özellik üzerindeki değişen etkilerine bağlı olarak, görece ve görelidir. Örneğin insanın boyu dediğimiz karma özelliğin kalıtsallığı A.B.D.’nde %89 olarak belirlenmişken, beslenme ve sağlık sorunlarının bulunduğu Nijerya gibi yoksul bir ülkede çevrenin etkisi daha büyük olduğundan, bu oran ancak %62 olarak belirlenmiştir. [119 |